Safran
İnsanoğlu hayatta her şeye hazırlıklı olmalı… Bunu sanırım hepimize hayat bir şekilde öğretti değil mi? Ben bu konudaki asıl eğitimimi üniversite yıllarımda aldım diyebilirim… :) Şimdi belki tebessümle hatırladığım ama vaktiyle beni çok yoran, güç bir eğitimdi aldığımız şehir planlama dalında… Sabaha karşı 3’lere 5’lere dek projeleri yetiştirmeye çalışırdım. Çizerken kesilen elektrikler, son anda projenin üzerine dökülen mürekkepler (okulda bilgisayarla çizim yapılmıyordu o zamanlar), proje dersinin yanında sınavına hazırlanmanız gereken belki 10 adet daha dersinizin olması (özellikle final zamanlarında, okulun çalışkanı olarak sizden beklentiler zaten yüksek bu arada), 5 günde toplam 5 saat uyku uyuyabildiğiniz halde çıktığınız proje savunma jürisinin önünde dinamik ve kendinden emin görünme zorunluluğunuz ve daha neler neler… Ama ben yaşadıklarımdan ders çıkardım ve hep zamanı iyi kullanmaya ve güçlüklere önceden hazırlıklı olmaya gayret ettim o zamandan bu zamana dek… Bu bir meleke oldu adeta, ama bunun faydasını da görüyorum çoğu zaman… İşte böyle bir olayı geçtiğimiz gün yaşadım, önden hazırlıklı olmanın keyfini yaşadım… Sizde benim gibi sadece güvendiğiniz bildiğiniz belli dükkanlardan alışveriş yapmayı seviyorsanız ne demek istediğimi anlayacaksınızdır…

Çok sevdiğim bir arkadaşım aradı aniden, 30 dakika sonra bende olacağını sadece bir çay içip kalkacaklarını söyledi, mutlaka çayın yanına bir şeyler hazırlayacağımı bildiğinden samimiyetimize binaen de canının sadece tatlı kuru pasta çektiğini ifade etti… Sorun yok, zaman da dar, her zamanki pastanemden sipariş ederim diye düşünüp tabiî ki dedim… Ama asıl şoku telefonda pastanenin tadilatta olduğunu öğrenince yaşadım, içeriğine ve lezzetine güvenemeyeceğimden başka bir yerden de almak istemedim… Neticede böyle zor zamanlar için sakladığım “tatlı kuru pasta” tarifini uygulamaya koymak durumunda kaldım, ama ne telaşla :)… Sonuç mu? Konuklarım tatlı kuru pastaları çok severek yediler, gerçeği onlara sonunda açıkladım, daha da çok sevindiler ev yapımı olmasına…:) İşte sizlere böyle durumlarda hazırlıklı olmanız için bu tarifi Tatlılar linkinde sunuyorum… Pastanedekileri aratmayan bir lezzet…Sadece bu tip zor durumlar için değil, ailenize kendi ellerinizle yaptığınız, sağlıklı olduğunu bildiğiniz tatlı kuru pastalar yapmak isterseniz uygulayabilesiniz diye…:) Dilerim sizler de beğenirsiniz...
Safran
Bugün sizlerle paylaşmak istediğim diğer bir harika bir lezzette Mutfakta Zen’den… Sevgili Tijen hepimiz için harika bir irmik helvası tarifini paylaşmış sitesinde…Tarifin özelliği içinde yağ olmaması ve tatlandırmanın şeker yerine pekmezle yapılması…Bunlar da tarifi hafif ve sağlıklı kılan unsurlar…Bu güzel tarif için Tijen’e tekrar teşekkür ediyorum… Orjinal tariften birkaç malzemede farklılıkla uyguladığım şekliyle irmik helvasının tarifini Tatlılar linkinde sunuyorum ve sözlerimin sonunda Tijen’in Yemek ve Biz grubundaki mesajına yer vermek istiyorum: “Ben kitaplarda hep şunu söylüyorum (bıkmadan usanmadan) ben bir tarifi veriyorum ama onun bin bir şekle bürünmesi mümkün. Siz de kendi yaratıcılığınızı katın, bakin bakalım ortaya ne çıkacak? ....... Pekmez yerine bal koy, reçel suyu koy, meyve konsantresi koy... Hepsi farklı tadlar. Ben çam fıstığıyla yaptım ama Antep fıstığı, ceviz, badem, hatta yer fıstığıyla bile gayet güzel olacağına eminim. Krema yerine kaymak olur, süt olur, su olur (daha da hafif olsun derseniz...) bence mutfakta asıl önemli olan yaratıcılığı kullanmak. Pekmez olarak da dut, üzüm, keçiboynuzu, hurma, elma, incir... ne isterseniz! Her biriyle farklı olacaktır tadı. Bu satırları mutfakta zen'den (kitaptan yani) çok sevdiğim bir deyişle bitireyim: "Yediğiniz lokma bir tohum gibidir. Onu yiyerek vücudunuzun toprağına ekmiş olursunuz. Öyleyse bu tohumun size ne getirecegini, meyvesinin nasıl olacağını düşünün." (Bahaeddin Sultan Veled)”…
Safran
Brüksel lahanası, eski çağlarda Güney Avrupa kıyılarında yabani bir şekilde yetişen lahanadan, onun yaprak koltuğundaki tomurcukların geliştirilmesiyle, sonradan elde edilmiş bir sebze türüdür. Lahananın minyatür hali diyebileceğimiz Brüksel lahanası küçük olmasının dışında lahananın bütün özelliklerini taşır. Brüksel lahanasının 100 gramında 52 kalori, 4.9 protein, 0.6 yağ, 6.7 karbonhidrat ve 0 kolesterol değeri vardır. Bu sebeple bol bol Brüksel lahanası tüketmek hem diyet yapanlara hem de kalp sağlığına dikkat edenlere tavsiye edilir (*).

Brüksel lahanalarını garnitür niyetine kullanmaktan bıkmıştım, yemeğini yaparken de haşlayıp pişirerek kullanıyoruz, sanki vitaminlerinden ödün veriyoruz gibi geliyor bana hep… Daha başka nasıl tüketilebilir diye düşünmeden duramadığım :) ve araştırdığım bir gün tesadüfen “Sofra” dergisinde Emine Beder’in bu çok güzel salata tarifine rastladım. Yukarıda da belirttiğim gibi Brüksel lahanası lahananın küçüğü, lahanayı çiğ tüketebiliyorsak bunu neden tüketmeyelim dedim ve yapmaya koyuldum tarifi… Tarifi yaparken tek ilave etmediğim kalem mayonez oldu… Orijinal tarifte 2 çorba kaşığı mayonez de var ama ben mayonez kullanmayı sevmiyorum mutfağımda, tadını çok severim, yemeyi de özlüyorum ama sağlıklı beslenmek adına soframda yer ver(e)miyorum… Tarifin geri kalanında yoğurdun, portakal suyunun, soğanın ve acının (karabiber, pul biber) bir arada kullanıldığını okuduğumda bu tat cümbüşünün nasıl netice vereceğini hayal etmeye çalıştım, üstelik Brüksel lahanalarını da ilk defa çiğ olarak tüketecektik, yine de denedim… Sonuç mu? Sofranızda hani sürekli yeri olan tarifler olur ya, işte bu “Brüksel lahanası salatası” onlardan biri oldu artık bizim için, hepimiz ailece bayıldık lezzetine… O nedenle gönül rahatlığıyla sizlere de tavsiye ediyorum ve tarifini sizlerle Salatalar başlığında paylaşıyorum…Yeni başlayan haftada işlerinizde kolaylıklar dilerim…Afiyet olsun…:)


Kaynak:

(*) Mutfak Rehberi
Safran
Değişik bir tavuk çorbası denemek ister misiniz? Zamanında Mudurnu Tavukçuluk’un yemek kitabında bulduğum ve sizlere Çorbalar linkinde tarifini sunduğum bu tavuk çorbası benim soframda sıklıkla yer verdiğim bir lezzettir. Kitaptaki tarifte yine rahat duramayarak :) bir takım değişiklikler yapmıştım :) Bu çorba özellikle kendisini hiçbir şekilde pırasa ve havuç yemiyor sanan minik oğlum için de ideal…:) Çorbanın içinde yer alan pırasa ve havucun yemeğe verdiği lezzete ve aromaya tadınca inanamayacaksınız…Dilerim sizler de bu lezzeti en az bizimkiler kadar seversiniz…Şimdiden mutlu bir haftasonu diliyorum hepinize... Sevgiler…:)

Safran
Safran
Bilirsiniz yaptığım keklere, yemeklere bende bıraktıkları izlenimlere göre değişik adlar vermeyi severim, ama bu kez bu güzel muffin tarifinin adını ben koymadım…:) Bu adı koyanlar “Günaydın Muffinleri”nin tarifini Fat Free Recipes’de veren Dave ve Sandi…Geçtiğimiz gün İspanya’dan dönen eşime güzel bir “hoşgeldin sofrası” hazırlamak için harekete geçtiğimde, değişik bir şeyler olsun diye araştırırken bu tarife rastladım, ilk dikkatimi çeken de ismi oldu zaten…Malzeme listesini okuduğumda yağsız, az şekerli, tadını içerdiği sebze ve meyvelerden alan, hafif, vitamin deposu bir muffin tarifiyle karşı karşıya olduğumu anladım :) Bu yönüyle başta çocuklarımız olmak üzere hepimiz için ideal bir seçenek olduğunu düşünüyorum. Tarifin en sevdiğim yanı ise benim özellikle hafta içi günlerde kahvaltılar için tercih ettiğim, insanı sabah sabah sofra kur-kaldır derdinden kurtaran “ye ve çık” türü, her şeyi içinde bir tarif olması. Bu şekilde bakınca adını ben koysam da aynı şekilde koyardım diye düşünmedim de değil :)). Biz ailece muffinleri çok ama çok sevdik, umarım siz de beğenirsiniz…:) Dilerseniz sizlere Tatlılar-Kekler linkinde sunduğum ve orijinal tarife göre damak tadıma göre bazı değişiklikler yaptığım bu tarifi bir kek kalıbında bütün bir kek olarak da hazırlayabilirsiniz…Hepinize işlerinizde kolaylıklar diliyorum, sevgiler…:)

Safran
Safran
Sizlere çok lezzetli bir gözleme tarifi sunuyorum... Yumurtalı gözlemeyi kahvaltıda yiyebilir, ansızın misafiriniz geldiğinde börek niyetine hazırlayabilirsiniz... :) Pratik, doyurucu ve besleyicidir... Ben özellikle bu gözleme çeşidini pazar günleri evde brunch keyfi yaparken sıcacık çayın yanında yemeyi severim, bir de Ramazan'da... Bizimkiler kahvaltı için bunu hazırladığım günlerde sofrada başka birşey istemezler, çünkü herşeyi içinde bir tarif zaten... Uzun süre çok yoğun çalışma yapmam gereken ve yemek yemeye vakit bulamayacağım günlerde de tercihimdir bu gözleme çünkü uzun süre tok tutar... Tarifi Tuzlular-Börekler-Çörekler linkinde... Mutlu bir gün diliyorum hepinize, başlamak üzere olan haftanın hepimize bol şans getirmesi dileğiyle, sevgiler...

Safran
Safran
Geçtiğimiz gün Yemek ve Biz’de sevgili Zeynep’in harika bir ekmek tarifi verdiğini gördüm. Mısır taneleri de koyarak elinde çok güzel bir “Mısırlı Ekmek” hazırlamıştı… Mısırlar ekmeğin içinde birer şeker parçası gibi duruyorlar ve insanı cezbediyorlar gerçekten… O gün bu tarifi denemeyi çok istemiştim. Acaba ekmeği ekmek makinesinde yapsam nasıl olur diye de bir düşünce aldı kafamı ve bende bir cesaret gösterip denedim. Zeynep’in orijinal tarifinde, ekmek makinesinde ekmeğin iyi bir biçimde yoğrulabilmesi için belli miktarlarda ölçü değişiklikleri yaptıktan sonra yukarıda gördüğünüz güzel ekmek çıktı ortaya…Süt mısırının çıktığı dönemde, kış hazırlığı olarak çorba ve salatalara koymak için kendi ellerimle hazırladığım tane mısırlar ise bu kez çok lezzetli bir ekmeğe renk katmış oldular…Kaç zamandır mısır unlu ekmek yapmadığım aile halkı, görünce pek sevindi, pek beğendi ekmeği... Bu nedenle Zeynep’e bizi bu güzel ekmekle buluşturduğu için tekrar teşekkür ediyorum… Ekmeği elde yapmak isteyenler tarifi Yemek ve Biz’de bulabilirler, ekmek makinesinde yapmak isteyenlere ise Ekmek Makinası-Ekmekler linkinde sunuyorum… Şimdiden hepinize kolay gelsin ve afiyet olsun…Sevgiler...

Safran
Safran
Merhaba :) Sizinle çok tatlı, mini mini hem de hindistancevizli-bademli pastacıklarımı paylaşmak istedim... Bu tip pastacıkların en iyi yönü, koca bir dilim pasta yemek istemeyen (ve bu konuda oldukça haklı olan :)) kişilere tek bir tane yiyip tadına bakma imkanı sağlayacak kadar iyi ölçekte bir porsiyon olarak ortaya çıkmaları...Böylece sofrada başka çeşitler de varsa tüm çeşitlerin tadına bakılabiliyor..:) Pastacıkların tarifi Tatlılar-Kekler başlığında... Sizler de dilerim bu mini pastacıkları ağız tadıyla ve sevdiğiniz insanlarla beraber mutlu olayları kutlarken yersiniz... Afiyet Olsun :) Sevgiler...

Safran
Safran
Merhaba :) Haftasonu geldi demeye kalmadan Pazar günü oldu...Kimimiz cumartesiden itibaren dinlenme olanağı bulduk, kimimiz içinse dinlenme fırsatı ancak Pazar günü gerçekleşebilecek...Her şekilde ortak payda Pazar günü gibi gözüküyor...:) Ben de böyle güzel bir güne hoş bir başlangıç yapabilmenizde benim de katkım olsun diye, kahvaltıya hazırlayabileceğiniz lezzetli bir tarifle sizlere iyi bir tatil günü dilemek istedim... Tarif Tuzlular-Börekler-Çörekler başlığında...Sevdiğiniz şeylerle uğraşabileceğiniz ve en önemlisi sevdiklerinizle birlikte olabileceğiniz mutlu bir gün diliyorum...:)
Safran
Safran
Bize misafir gelecek arkadaşımın 2,5 yaşındaki dünyalar güzeli ve ilerideki müstakbel gelinim :) olan cimcime kızına zevk alarak yiyebileceği birşeyler hazırlamak için mutfağa girdim. Girdim ama küçük hanım pek seçici, zaten çok da yemiyor...Düşündüm ki herşeyi içinde ilginç şekilli, dikkatini çekebilecek bir sunumla karbonhidratını, proteinini alabileceği ama bir o kadar da doyurucu bir yemek çeşidi işimi görür...Bu yaş grubu et yeme konusunda bir hayli mızıltılı olduğundan eti az bir içli köfte yaptım patatesli, hem de armut şeklinde...

Bizim müstakbel gelin hanım görünce armutları, gözünün içi parladı ve annesinin şaşkın bakışları arasında tabağına konanları hiç ses çıkarmadan gönüllü yedi...Görev başarıyla tamamlanmıştı, hatta çıkarken çok teşekküler edip, öptü beni :) Sizlere bu tip durumlarda lazım olabileceği için bu güzel, lezzetli içli köfte tarifini Yemekler linkinde sunuyorum, değişik bir içli köfte tatmak isteyenler için de hoş bir alternatif olabilir...Ağız tadyla yemeniz dileğiyle...:)

Safran
Safran
Ekmek kokusu küçük büyük herkesin üzerinde inanılmaz bir etkiye sahiptir...
Deneyin bakın göreceksiniz, insanları Pazar günü sıcak yataklarından kaldırabilecek en etkili yöntem :) yeni pişmiş ya da kızartılmış ekmeğin kokusudur... Ya da bir ekmek fırını yeni grup ekmeği fırından çıkardığında önünden geçerken bu kokuyu şöyle doyasıya içine çeken insanların davranışlarını inceleyin dediğimin doğru olduğunu göreceksiniz...
Ekmek makinamı ilk aldığım günü daha dün gibi hatırlarım. 2005 Ekim ayıydı. Daha önce de yazdığım gibi aileme sağlıklı gıdalar yedirmek istediğim için bu ekmeği evde yapma işine girmek istemiştim. Yaptığım araştırmalar sonucu çok büyük bir hevesle bir Sinbo 4701 almıştım ve denemek için sabırsızlanıyordum :) Hatta Ramazandaydık yanılmıyorsam ve bizimkileri sahura taze ekmek kokularıyla uyandırmak istemiştim...Ekmek makinasının "En Kötü Hazırlanmış Kullanım Kılavuzu" dalında Oscar'a tek başına aday gösterilebilecek kılavuzundan hiç bir şey anlamamış ama internette okuduğum onlarca tarifi birleştirip kendime sentez bir tarif hazırlamıştım B planı mahiyetinde :) Ekmek makinasını ilk defa çalıştırdığımda sabırsızlıkla beklemeye başladım, ara sıra uğrayıp bakıyordum, işler yolunda gibiydi...3 saat bittiğinde benim hamuru, tam iş çıkışı saatlerinde halk otobüsünün yoğunluğu nedeniyle zar zor orta kapıdan binmiş ve yüzleri bu nedenle anca cama yapışık olarak gidebilen kıpırdayacak yeri olmayan insanlar gibi makinanın camına yapışmış vaziyette beni beklerken buldum ki bu arada saat gece yarısı olmuştu :) Kapağı açtığımda da birden sönüverdi, iyi ama ekmek hiç pişmemişti ki...Hayal kırıklığımı düşünebiliyor musunuz, hamuru alıp normal fırına yollamıştım, daha sonra aldığım yerden makinenin kapağında arıza olduğunu öğrenip değiştirmiştim yenisiyle...Ama bu kadar kötü bir başlangıca rağmen bana en çok sevdiğin mutfak aletlerinden biri hangisi diye sorsanız yine de cevabım ekmek makinem olacaktır...:) Size Ekmekler linkinde pratik, denenmiş ve sağlam makinelerde :) iyi netice veren ve ayrıca şekersiz hazırlanan 2 ekmek tarifi yolluyorum...:) Afiyetle yemeniz dileğiyle...
Safran
Safran
Ben çocukken annemle börülce(tazesinden) yeme partileri verirdik, hala da bir araya gelmeye fırsat bulduk mu, markette gördük mü hemen alır haşlar, kılçıklarını ayıklayıp hafifçe tuzlayarak ya da karışık salatasını yaparak yeriz, yanında da başka bir şey istemez insan, çok doyurucu ve çok besleyicidir börülce...
Bazı arkadaşlarımla konuştuğumda adını ilk defa duyduklarını söylemişlerdi, o nedenle burada börülceyi kısaca tanıtan bir linkten alıntı yapmak isterim: "Yakın zamanlara kadar fasulyeler arasında sayılan ama günümüzde kendi özel cinsi içinde tanımlanan börülcenin gövde ve yaprakları fasulyeninkine benzer. Beyaz, pembe ya da kırmızı renklerde açan çiçeklerinden oluşan badıçlarının kesiti...yuvarlaktır. Bu badıçların içinde gelişip fasulyeye benzeyen ve sayıları değişen börülce tohumlarının (çekirdeklerinin) göbeği kara renkli olur" (bkz. tarifin resmi :))

Tazesini bu kadar sevdiğim halde kuru börülceyi pek bir nazlanarak yerdim ben küçükken, sonra yaş ilerledikçe önceden yemediğim bazı lezzetlerden hoşlanır oldum: patlıcan, kereviz, tarhana ve bir de tabi ki kuru börülce gibi... Geçen yaz Bodrum'dayken çok az bir miktar kuru börülce getirmiştim çorbalara atarım diye ve derin dondurucuda saklamıştım...Dün yapmak istediğim eriştenin içine çeşni olsun diye yeşil mercimek koymak için dondurucuda arama-tarama çalışmaları yaparken karşıma kuru börülcelerim çıktı, ben de ani ve cesur bir kararla böyle bir erişte tarifi oluşturdum...:) Tarif Makarna ve Pilavlar linkinde... Biz yedik, test edip onayladık, çok sevdik :) sizlerin de beğeneceğinizi umarak tarifi sizlere yazıyorum...Bu tarifi hazır erişte ile de yapabilirsiniz elbette ama eğer benim gibi eriştenizi evde kesmekten hoşlanıyorsanız ya da daha önce deneme imkanınız olmadığı halde bu fikir size sıcak geliyorsa Makarna ve Pilavlar başlığında güzel bir tarif ve konuya ilişkin çok keyifli bir link bulacaksınız...Şimdiden kolay gelsin, sevgiler...

Safran
Safran
Küçükken babamdan harçlığı aldığım gibi koşar mahallemizdeki bakkaldan balık kraker yanında da çekirdek veya toz leblebi alırdım...:)) Çocukken yediğim balık krakerler gelince durduk yerde aklıma, bende daha doğrusu bizde kalkıp hep uyguladığımız temel bisküvi hamuru tarifiyle hazırladık bu bisküvileri. Biz hazırladık dedim çünkü minicik oğluşumla birlikte bir hayli eğlenerek yaptığımız çok cici bisküviler bunlar...:) Görüntüleri çok şirin ve tatları da bir o kadar lezzetli... Tarifi Tuzlular başlığında bulabilirsiniz....
Çocuklarınızla beraber hoşça vakit geçirerek hazırlayabileceğiniz ve sonra birlikte yaptığınız için daha bir zevkle yiyeceğiniz bisküvilerin size, ailenize ve sofralarınıza keyif vermesi dileğiyle...Mutlu bir tatil günü hepinize...:))
Safran
Türkiye’de yüzyıllardır yapılan geleneksel ekmeğimizdir “Bazlama”. Geçtiğimiz günlerde üzerinde çalıştığım bilimsel bir makale için internette dolaşırken karşıma tesadüfen bir sayfa çıktı ve resmen bazlama bana kendisini hatırlattı…:)) İki Türk bilimadamı arkadaşımızın (Sayın Arzu Basman ve Hamit Köksel), tahılların gıdalarda kullanımı üzerine dünya çapında çalışmalar yapan AACC International (American Association of Cereal Chemists) adlı kuruluşun çıkardığı Cereal Chemistry Journal’de yayınlanan “Properties and Composition of Turkish Flat Bread (Bazlama) Supplemented with Barley Flour and Wheat Bran” başlıklı makalelerinin Abstract (özet) bölümüydü karşılaştığım… Buğday kepeği ve arpa unu katkısı oranının bazlama hamuruna etkisini ele almışlardı çalışmalarında… Bazlama, bu denli ciddi bilimsel bir makalenin konusu olmuştu...Makalenin özet bölümüne şöyle bir göz attıktan sonra, gıda hazırlarken meydana gelen kimyasal süreçleri düşündüm, gerçekten de yemek yaparken hepimiz fark etmeden aslında bir kimyager gibi biraz tuz, biraz şeker, karbonat ve bunun gibi bir sürü şey ekliyoruz yemeklerimize, pastalarımıza…Üstüne bir de sevgimizi kattık mı harika iksirler, karışımlar hazırlamıyor muyuz yemek, kurabiye, ekmek vb. adı altında…

Sonra silah bulundu mertlik bozuldu misali epeydir ekmek makinemle ekmek yapmaya kendimi kaptırıp, bizimkileri bu bazlama tadından yoksun bıraktığımı fark ettim…O gün kafama koymuştum bugün yarın bazlama yapmayı...Fakat hiç hesapta yokken bizim klasik bazlama tarifini yapmak yine kısmet olmadı…Geçtiğimiz gün Worldly Recipes sitesinde dolaşırken Habeşistan mutfağına ait bir tarif olan “Ethiopian Flat Bread” (Habeş Bazlaması) tarifini okuyunca ve malzemeler de tanıdık olunca denemeye karar verdim. Sonuç mu? Bence harika bir bazlama ekmeği, yumuşacık, puf puf!… Yarın da hafta sonu, kahvaltıya çok yakışacaktır, demli bir çayla güzel gider… Denemek isterseniz tarifi Ekmekler başlığında... Sevgiyle kalın, iyi bir hafta sonu dilerim…

Safran