Brüksel lahanalarını garnitür niyetine kullanmaktan bıkmıştım, yemeğini yaparken de haşlayıp pişirerek kullanıyoruz, sanki vitaminlerinden ödün veriyoruz gibi geliyor bana hep… Daha başka nasıl tüketilebilir diye düşünmeden duramadığım :) ve araştırdığım bir gün tesadüfen “Sofra” dergisinde Emine Beder’in bu çok güzel salata tarifine rastladım. Yukarıda da belirttiğim gibi Brüksel lahanası lahananın küçüğü, lahanayı çiğ tüketebiliyorsak bunu neden tüketmeyelim dedim ve yapmaya koyuldum tarifi… Tarifi yaparken tek ilave etmediğim kalem mayonez oldu… Orijinal tarifte 2 çorba kaşığı mayonez de var ama ben mayonez kullanmayı sevmiyorum mutfağımda, tadını çok severim, yemeyi de özlüyorum ama sağlıklı beslenmek adına soframda yer ver(e)miyorum… Tarifin geri kalanında yoğurdun, portakal suyunun, soğanın ve acının (karabiber, pul biber) bir arada kullanıldığını okuduğumda bu tat cümbüşünün nasıl netice vereceğini hayal etmeye çalıştım, üstelik Brüksel lahanalarını da ilk defa çiğ olarak tüketecektik, yine de denedim… Sonuç mu? Sofranızda hani sürekli yeri olan tarifler olur ya, işte bu “Brüksel lahanası salatası” onlardan biri oldu artık bizim için, hepimiz ailece bayıldık lezzetine… O nedenle gönül rahatlığıyla sizlere de tavsiye ediyorum ve tarifini sizlerle Salatalar başlığında paylaşıyorum…Yeni başlayan haftada işlerinizde kolaylıklar dilerim…Afiyet olsun…:)
Kaynak:
Safran
Safran
Safran
Safran
Safran
Bizim müstakbel gelin hanım görünce armutları, gözünün içi parladı ve annesinin şaşkın bakışları arasında tabağına konanları hiç ses çıkarmadan gönüllü yedi...Görev başarıyla tamamlanmıştı, hatta çıkarken çok teşekküler edip, öptü beni :) Sizlere bu tip durumlarda lazım olabileceği için bu güzel, lezzetli içli köfte tarifini Yemekler linkinde sunuyorum, değişik bir içli köfte tatmak isteyenler için de hoş bir alternatif olabilir...Ağız tadyla yemeniz dileğiyle...:)
Safran
Deneyin bakın göreceksiniz, insanları Pazar günü sıcak yataklarından kaldırabilecek en etkili yöntem :) yeni pişmiş ya da kızartılmış ekmeğin kokusudur... Ya da bir ekmek fırını yeni grup ekmeği fırından çıkardığında önünden geçerken bu kokuyu şöyle doyasıya içine çeken insanların davranışlarını inceleyin dediğimin doğru olduğunu göreceksiniz...
Ekmek makinamı ilk aldığım günü daha dün gibi hatırlarım. 2005 Ekim ayıydı. Daha önce de yazdığım gibi aileme sağlıklı gıdalar yedirmek istediğim için bu ekmeği evde yapma işine girmek istemiştim. Yaptığım araştırmalar sonucu çok büyük bir hevesle bir Sinbo 4701 almıştım ve denemek için sabırsızlanıyordum :) Hatta Ramazandaydık yanılmıyorsam ve bizimkileri sahura taze ekmek kokularıyla uyandırmak istemiştim...Ekmek makinasının "En Kötü Hazırlanmış Kullanım Kılavuzu" dalında Oscar'a tek başına aday gösterilebilecek kılavuzundan hiç bir şey anlamamış ama internette okuduğum onlarca tarifi birleştirip kendime sentez bir tarif hazırlamıştım B planı mahiyetinde :) Ekmek makinasını ilk defa çalıştırdığımda sabırsızlıkla beklemeye başladım, ara sıra uğrayıp bakıyordum, işler yolunda gibiydi...3 saat bittiğinde benim hamuru, tam iş çıkışı saatlerinde halk otobüsünün yoğunluğu nedeniyle zar zor orta kapıdan binmiş ve yüzleri bu nedenle anca cama yapışık olarak gidebilen kıpırdayacak yeri olmayan insanlar gibi makinanın camına yapışmış vaziyette beni beklerken buldum ki bu arada saat gece yarısı olmuştu :) Kapağı açtığımda da birden sönüverdi, iyi ama ekmek hiç pişmemişti ki...Hayal kırıklığımı düşünebiliyor musunuz, hamuru alıp normal fırına yollamıştım, daha sonra aldığım yerden makinenin kapağında arıza olduğunu öğrenip değiştirmiştim yenisiyle...Ama bu kadar kötü bir başlangıca rağmen bana en çok sevdiğin mutfak aletlerinden biri hangisi diye sorsanız yine de cevabım ekmek makinem olacaktır...:) Size Ekmekler linkinde pratik, denenmiş ve sağlam makinelerde :) iyi netice veren ve ayrıca şekersiz hazırlanan 2 ekmek tarifi yolluyorum...:) Afiyetle yemeniz dileğiyle...
Safran
Tazesini bu kadar sevdiğim halde kuru börülceyi pek bir nazlanarak yerdim ben küçükken, sonra yaş ilerledikçe önceden yemediğim bazı lezzetlerden hoşlanır oldum: patlıcan, kereviz, tarhana ve bir de tabi ki kuru börülce gibi... Geçen yaz Bodrum'dayken çok az bir miktar kuru börülce getirmiştim çorbalara atarım diye ve derin dondurucuda saklamıştım...Dün yapmak istediğim eriştenin içine çeşni olsun diye yeşil mercimek koymak için dondurucuda arama-tarama çalışmaları yaparken karşıma kuru börülcelerim çıktı, ben de ani ve cesur bir kararla böyle bir erişte tarifi oluşturdum...:) Tarif Makarna ve Pilavlar linkinde... Biz yedik, test edip onayladık, çok sevdik :) sizlerin de beğeneceğinizi umarak tarifi sizlere yazıyorum...Bu tarifi hazır erişte ile de yapabilirsiniz elbette ama eğer benim gibi eriştenizi evde kesmekten hoşlanıyorsanız ya da daha önce deneme imkanınız olmadığı halde bu fikir size sıcak geliyorsa Makarna ve Pilavlar başlığında güzel bir tarif ve konuya ilişkin çok keyifli bir link bulacaksınız...Şimdiden kolay gelsin, sevgiler...
Safran
Sonra silah bulundu mertlik bozuldu misali epeydir ekmek makinemle ekmek yapmaya kendimi kaptırıp, bizimkileri bu bazlama tadından yoksun bıraktığımı fark ettim…O gün kafama koymuştum bugün yarın bazlama yapmayı...Fakat hiç hesapta yokken bizim klasik bazlama tarifini yapmak yine kısmet olmadı…Geçtiğimiz gün Worldly Recipes sitesinde dolaşırken Habeşistan mutfağına ait bir tarif olan “Ethiopian Flat Bread” (Habeş Bazlaması) tarifini okuyunca ve malzemeler de tanıdık olunca denemeye karar verdim. Sonuç mu? Bence harika bir bazlama ekmeği, yumuşacık, puf puf!… Yarın da hafta sonu, kahvaltıya çok yakışacaktır, demli bir çayla güzel gider… Denemek isterseniz tarifi Ekmekler başlığında... Sevgiyle kalın, iyi bir hafta sonu dilerim…
Safran